16 Şubat 2009 Pazartesi

YENİLİKÇİ MİYİZ GELENEKÇİ MİYİZ?

YENİLİKÇİ MİYİZ GELENEKÇİ MİYİZ?

Bazı eskilere,(gelenekçilere) yenilikleri kabul ettirmek çok zordur. Onlar için savundukları bazı mefhumlar, değerler hakkında söz dahi söylenemez. Evet, öyledir, bazı değerler hep bakidir, tadiline izin vermek doğru olmaz. Ama bazı değerler yenilendikçe, kendini daha çok muhafaza eder

Ama onlar bazı şeylere taassup namına öyle değer verirler ki. Oysaki bazen yenilikler, eskiyi kemale erdirmek içindir. Eskiyi ortadan kaldırmak için değildir. Aksine…
Hükümler eskidir, ama izah şekli farklıdır. Küfür çağında ispat ve delil yöntemiyle kur’anı kerim tefsir edilmiştir. Zaten ;’’Mevlana bu zamanda gelseydi Risale-i Nur’u yazardı…’’demiştir asrın bediisi

Kimilerine göre ise, yenilik eskiyi ortadan tamamen kaldırmaktır. Yenilikçi olmaya aklınca(!) islamı gericilik olarak kabul etmeye ve ettirmeye çalışarak başlarlar. Bu görüşte olanları gören gelenekçi kesim ise, yeniliği tamamen bid’a olarak görür, birçok güzelliğin önüne sed olmaya çalışır. Ve bunu gören yenilikçi kesim gelenekçi kesime savaş açar…

Kavramlar karıştı. Çünkü bu iki kavramı herkes kendi fikrine göre yorumlamış vaziyette. Bu karmaşadan çıkıp karmaşık olmayacak bir vaziyette anlatmaya çalışırsak;
Yenilikçiler ikiye ayrılıyor.
1-Eski olan hiçbir şeyi kabul etmemek adına islamı bile tahkir edecek kadar taasupkarane davrananlar
2-Eskiyi kabulle beraber daha güzel bir şekilde sunulması için yenliklere açık olmaktır

Her peygamber her müceddit yenilikçidir. Davaları tevhiddir, eskidir, aynıdır. Ama teferruatta farklıdırlar. Şeriatları farklıdır.2.kısım yenilikçilere dahildirler.
‘’ Asırlara göre şeriatlar değişir; belki, bir asırda kavimlere göre ayrı ayrı şeriatlar, peygamberler gelebilir ve gelmiştir. Hâtemü'l-Enbiyâdan sonra, Şeriat-ı Kübrâsı her asırda, her kavme kâfi geldiğinden, muhtelif şeriatlara ihtiyaç kalmamıştır. Fakat, teferruâtta bir derece ayrı ayrı mezheblere ihtiyaç kalmıştır.’’(sözler447)
Yenilik eski güzellikleri kemale erdirmek içindir dedik. Aynı zamanda yenilik eski çirkinlikleri de tamamen ortadan kaldırmak için olmalıdır. Yenilik, güzellikleri kemale erdirme ve çirkinlikleri ortadan kaldırmak içindir. Yoksa bazı ehl-i dalaletin sandığı gibi yenilik geride kalan her şeyi kaldırma adına islamı kaldırmak değildir! Küfür davası da iman davası gibi eski bir davadır. Ama küfür esfeli safilin çukurlarına tekerlendiren insana hiçbir şey kazandırmayan. Yenilenmeyen batıl bir davadır. İman ise, yüz yirmi dört bin peygamberce tekrar tekrar yenilenerek anlatılmıştır. Ve islamda kemalini bulmuştur’’bugün sizin dininizi kemale erdirdim’’(maide süresi3)…
‘’her yüz senede cenab-ı hak bir müceddid-i din gönderiyor’’Hadisi şerif

Peygamberler yenilikçi oldukları gibi, onların varisleri olan âlimlerden gönderilmiş mücedditlerde yenilikçidir. Zaten müceddit yenileyici anlamına gelmektedir.

Mücedditlerin vazifesi nedir? Onlar hâşâ dini, eski bulup yenisini mi getiriyorlar. Asla! Ki en mukaddes değer dindir. Dine dahi yenileyici bizzat Allah tarafından gönderiliyorsa eğer, niçin her yeniliği eskiyi ortadan kaldırma olarak anlarız? Her mücedditin amacı,asra uygun islamı anlatmaktır. Dava eskidir, ama tavır yenidir.Üstadımız küçüklüğünden itibaren yenilikçi olmuş ve yeniliğe açık olmuştur.15 yıllık medrese eğitimini 15 haftada bitirip,kısa ve yeni yolu daha o zamandan bize bildirmiştir.
’’ Her asır başında hadisçe geleceği tebşir edilen dinin yüksek hadimleri, emr-i dinde müptedi değil, müttebidirler. Yani, kendilerinden ve yeniden birşey ihdas etmezler, yeni ahkam getirmezler’’(şualar577)

Ve peygamberler geldi, mücedditler geldi.Ahir zaman müceddidi de geldi. Artık yenilik ruhunu biz hizmetlerimizde göstereceğiz inşaAllah. Yeni hizmet tarzlarına taassupkarane ‘’nerden çıktı’’yerine tahkikane ve insafane bir düsturla bakmayı bilmeliyiz. Yoksa hizmet eden kardeşlerimizi ‘’enaniyet ve sadakatsizlikle’’suçlamış oluruz.Ve ihtilafa düşüp cesareti ve kuvveti dağıtıp bilmeyerek ehli dalalete yardım etmek istemeyiz değil mi?...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder